Tuesday, March 31, 2009

Butik Ada: Hydra

Yunanistan neyi ile meşhurdur? Tabi ki de "ada"ları ile! Bu durumda ben de bu sene için sezonu açmış bulunuyorum...'Damla ne yapıyor?' diye merak ediyorsanız, işten ve de okuldan vakit bulduğum zamanlarda kendimi gezmeye adamaya başladım tekrar. Çünkü biliyorum ki yeni yerler görmeden, yeni sokaklarda gezmeden, yeni deniz kıyılarında dolaşmadan, yeni yerlerde, yeni tatlar tatmadan, dalıp dalıp uzaklara bakarak sırıtarak dolaşmadan, sadece bir kaç gün ya da bir haftasonu da olsa tüm sorunları, sıkıntılarımı, yapmam gerekenleri unutarak, sadece ve sadece anı yaşayarak, yen, bir yeri keşfetmenin tadına varmadan hayat geçmiyor benim için. Bir yerde uzun bir süre kalırsam bunalıyorum, hemen yakınlarda da olsa bir yere gitmem gerekiyor. Sahip olduğu kıyı şeridi ve bir çok kıyı kasabası, yakın adası ile Atina bu kaçamaklar için harika bir şehir! 

'Hydra' adası (İdra diye okunur) Atina'ya yakın ada grubu olan Saronika Denizi'ndeki adalardan biri ve de en 'butik' olanı. Butik derken şöyle ki küçücük, nüfusu sadece 3000 ve de hiç bir şekilde araba, motor ya da bisiklet yok adada. Sadece eşeklerle ve de yaya olarak dolaşabiliyorsunuz adada. Bir de deniz taksileri var adanın yürüyerek ulaşamayacağınız kıyılarına. Ada 1960'lı ve 70'li yıllarda bir çok Yunan sanatçıya, ressam olsun, yazar olsun, aktör olsun, ev sahipliği yapmış. İlham veren bir ada olduğu kesin! Ve de çok romantik! :)

Geçtiğimiz haftasonu, 27-29 Mart arasında Atina Yat Kulübü'nün her yıl geleneksel olarak 'sailing' sezonunun başlangıcı için düzenlediği 'Hydra Race'i de vardı adayı hareketli hale getiren. Cuma akşam adaya varan yarışçılar cumartesi günü bütün gün adada bir hareket olmasını sağladılar. Zaten küçücük bir limana sahip adada bir çok yelkenli ve denizci görmek, onlarla tanışmak, sohbet etmek de gerçekten çok keyifliydi. Pazar sabahı da onları dönüş yarışı için erkenden limandan uğurladık. Gerçekten kendimi 'Ayşegül' serisindeki kitaplardan birinde hissettim. Mesela "Ayşegül Tekne Yarışı'nda" ya da "Ayşegül Ege Adasında" gibi...

Hydra'yı anlatmak gerekirse...Tertemiz badanalı evleri ve parke taşlı tertemiz sokakları olan, sokaklarında çocukların, eşeklerin ve de kedilerin ve köpeklerin bir arada oynadığı, küçük küçük dükkanların ve de şirin boyalı tabelalarının olduğu, her evin bahçesinde begonvil, zeytin ve de limon ağacının olduğu, Atina'ya bu kadar yakın olmasına rağmen turkuvaz renkte sulara sahip olan, insanların birbirini tanıdığı ve hep gülümsediği, harika balık ve ahtapot yiyebileceğiniz - tabi ki de ouzo eşliğinde - en büyük otelinin 20 odayı geçmeyen eski bir konak ya da malikane olduğu, bunların da yerli aileler tarafından işletildiği, sabah kahvaltıda harika ev yapımı marmelatlar yiyebileceğiniz, daha yaz sezonu olmamasına rağmen gece açık olan ve denizciler sağolsun tıklım tıklım dolu olan barları olan, eğlenceli gece hayatına sahip, kalabalığın bardan sokağa taştığı ve de ay ışığının altında parlayan temiz parke taşlarının üzerinde, denizin sesini ve kekik kokusunu duyarak, 'Santana' ile dans edebileceğiniz bir ada Hydra!

Şimdiden bir daha ne zaman gidebilirim Hydra'ya diye düşünmeye başladım bile :) 

3 comments:

mrlmrl said...

ooohhh gezz anasını...çok özendim çooook!!!

Gözde Otman said...

bayildimmm ;)

sen adada, ben dagda ...
bi acayip oldu bu ama ...
neyse artik, bundan sonra ada ya da dagda beraber olmamiz dilegi ile ;)

Unknown said...
This comment has been removed by the author.