Saturday, January 31, 2009

Picture of the Day


This was the picture of the day for me yesterday, January 30, 2009 as a Turkish living in Athens...

While I was walking to my home in Ambelokipi, I have noticed the picture of Mr. Erdogan sitting next to Mr. Peres and trying to hold his arm at Davos, in Gaza row, in the Kathimerini newspaper which was held up to a kiosk on the pavement...It made me smile...
The voice and speech of Turkish PM, Mr. Erdogan, at Davos is still on my ears and seems will not leave there for years...He had "became a Turk" as Greeks say here when someone gets angry...

"I do not think that I will be coming back to Davos after this because you do not let me speak"

This became actually my new motto...Here, in Athens for some specific reasons I also say that 'I do not think that I will be coming back to Athens after this because you do not let me speak" so be happy... but I think like how Davos does not care about Mr. Erdogan, if he will be coming back or not, it seems Athens also does not give a s..t to me...

Aman Hacı, Tatlım 'Χατζή'


Bu kadar yedik yedik tuzlu tuzlu yiyecekleri peki Damla bunun üzerine tatlı yemeden durabilir mi? Tatlıyı çok ama çok seviyorum ve de bazen sırf tatlı ile hatta çikolata ile yaşayabileceğimi düşünüyorum. Bu nedenle şehirdeki tatlıcıların keşfi içine de düştüm tabi. Neyse ki çok şanslıyım ki dünyada tatlı konusunda Türkiye'ye en çok benzeyen - sırf tatlı konusunda mı?- ülkede yaşıyorum. Ne ararsam aynı isimlerle burada da karşıma çıkıyor. Kazan dibi tabi burada yazılışı καζάν ντιμπί, tavuk göğsü, baklava ki onlar baklavas diyorlar, zaten bir şeyin sonuna 's' ya da 'i' koymadan yapamıyorlar :) tulumba tatlısı, kadayıf, su muhallebisi, tatlı dışında sevdiklerimizden su böreği, ıspanaklı börek...ne ararsam bulabiliyorum. 

Bu tatlı krizlerimin çoğunun sonlandığı mekanlardan biri de 'Χατζή' yani tabi ki de Hacı, bunlar Haci diye okuyor tabi, 'ı' sesini kesinlikle çıkaramıyorlar :) Hacı kelimesinin son bir yılda Avrupa Yakası'nın efsane karakteri Burhan ve de Atina'daki tatlıcım Haci ile hayatıma bu kadar çok girmesinin acaba bir anlamı olup olmadığını da düşünmeden edemiyorum...

Şöyle ki bu Haci aslında Selanik merkezli bir pastane, kafe. Zaten genelde güzel şeylerin bu ülkede Atina'dan çıktığını ben de öürenmiş bulunuyorum. Selanik ile Atina'nın farklarını en kısa zamanda Selanik'i ziyaret edip bir başka yazımda sizinle paylaşacağım. Haci'ya dönersek ben geçerken oraya bir uğrayıp elime bir tatlı almayı ya da sabah peynirli börekle ve de kahve ile kahvaltı yapmayı seviyorum. Bazen elimde okumalarım kendimi Haci'de ders çalışırken de buluyorum. Gidecek tatlıcıları ve kafeleri olmayan bir şehir neye benzer hayal bile edemiyorum!

meraklısına; www.chatzis.gr

Yeni Gözdem 'ντερλίσιους!'

Dediğim gibi önceleri Bayraktaris'e daha sık gidiyordum ama bir gün yine oraya öğlen yemeği yemeğe giderken cüzdanımı çaldırmam üzerine ve de tabi bir şehirde yaşaya yaşaya başka yerler öğrenmeye başladıkça suflaki yemek için Bayraktaris'i terk etmeye başladım...

Bu aralar yeni gözdem Atina'nın Nişantaşı semti olarak geçen - ben Nişantaşı'nın yandan yemişi demeyi tercih ediyorum - Kolonaki'deki küçük mü küçük, içeride oturma yeri olmayan 'ντερλίσιους!' yani hiç bir anlama gelmeyen 'derlişius'ta yine sokakta ama bu sefer yüksek standlere oturup - bunların da ayakları sallanıyor bu arada - suflakileri götürüyorsunuz. Bu sefer gelip geçen alışveriş torbalı şık bayanlara ve de tabi ki de şık ve de yakışıklı erkeklere bakmak da cabası :) Burada yediğiniz pide ekmeğinin tadı içindeki etten daha güzel bunu belirtmek lazım. Bir de yanında aldığınız patates kızartmaları tıpkı ev patatesleri gibi azıcık kalınca ve de üzerine biraz da kekik serpilerek servis ediliyor. Yemeğimizin yanına kola ya da Yunan birası olan Mythos tavsiye edilir ama Mythos'ta da Efes tadını aramamanız, bulduğunuzla yetinmeniz tavsiye edilir :)


Genelde 'derlişus'a öğlen saati alışveriş arası atıştırmak için, akşam saati dersten çıktıktan sonra açsak ya da gece yakınlarda bir mekana eğlenceye gideceksek ya da eğlenceden çıkmışsak açlık durumumuza göre uğruyoruz. Bir porsiyon pidesi küçük olduğu için de burayı çok seviyorum...Az yiyorum ve de doyuyorum vicdan azabı çekmeden. Resimde İrini isimli sınıf arkadaşımla tavuk suflakiyi hüpletirken görülüyoruz...arkaya yakışıklı bir genç denk getiremediğimiz için de özür dileriz :) Gelin sizi de götürelim!


'Μπαιρακταρης' nam-ı diğer Bayraktaris

Tamam, bırakıyorum siyasi meseleleri ve de aslında daha da çok sevdiğim lezzet duraklarından bahsetmeye başlıyorum Atinam'daki...Gün içinde Damla'nın karnı acıkır ve de nerede ne yer, ne bulur onlardan bahsedeceğim şimdi biraz da...



Şöyle ki hem okuluma çok yakın olması hem de önceleri en güzel 'Σουβλάκι' (suflaki)'nin - Suflaki nedir? Damla Türkçe konuş diyenlere diyebilirim ki suflaki, bizim dürüm arası tavuk ya da et şişin çok benzeridir ama burada pide ekmeği arasına konur ya da tabakta pide ekmeği üzerine şiş konularak yanında patates kızartması ve de tabi ki caciki, bizim cacığın süzme yoğurt ile yapılmış hali, ile servis edilir. Soğan istemiyorsanız belirtmeniz gerekir yoksa ömrünüzde bir yemek içinde görebileceğiniz en çok soğanı görebilirsiniz - orada olduğunu düşündüğüm için Plaka'daki- Plaka da buranın Sultanahmet'i diyebileceğimiz, Akropolis'in hemen eteklerindeki turistik bölgesidir - 'Μπαιρακταρης' - Bayraktaris diye okunur kendisi yani bizim Bayraktar ailesi ile kökleri aynı büyük ihtimal :) diye düşünmeden edemiyorum - adlı tavernaya suflaki yemeye giderdim. Yine bir not eklemeden edemeyeceğim, burada taverna sazlı-sözlü eğlence yerine değil de günlük lokantaya deniyor. İşte suflaki gibi et, kebap, meze, yani Yunan mutfağından bir şeyler olan yere taverna deniyor. 

Bayraktaris'in sokağa atılmış eski mi eski tahta sandalyelerinde ve de üzerine muşamba geçirilmiş sallanan tahta masalarında yoldan geçen insanlara ve turistlere baka baka, bir yandan da sürekli yanınıza gelen çingene satıcılara, dilenen çocuklara ya da sahte her marka çanta satmaya çalışan siyahi göçmenlere 'Οχι, ευχαριστώ' yani 'hayır, teşekür ederim' diyerek yemeğinizi bitirmeye çalışırsınız. Yemeğiniz bitince ikram olarak benim sevdiğim ama aslında herkesin damak tadına uymayan bir tatlı gelir. Bizim irmik helvasının üzerine süzme yoğurt ve de yoğurtun üzerine de süzme bal. Kaşık kaşık yiyebilirsiniz...



Ne dersek diyelim Bayraktaris ve de tam karşısındaki Thanasis Kebap ki suflaki değil de kebap yiyecekseniz - tabi ki de bizim kebaplarla boy ölçüşemez de - buraya gidebilirsiniz Atina'nın olmazsa olmazlarından, yerel markalarından çoktan olmuş, onlarca yıllık tavernalar. Gelin sizi de götürelim :) 

'Gazze' için Eylem



Atina'da yaşanır da Israil'in Gazze saldırısı için eylem yapılmaz mı sanıyorsunuz? Yanılıyorsunuz...Blogumuzun önceki postlarına bakarsanız Atina'nın zaten eylem yapmak için sürekli bir sebep arayışında olduğunu hemen anlarsınız ki Gazze saldırısı da çok ama çok geçerli bir sebep oldu tabi ki de...
Dünyanın her yerinde olduğu gibi burada da insanlar duyarsız kalmadı. Özellikle Yunan sol parti ve örgütlerinin desteği ile bir çok insan 10 Ocak Cumartesi günü sokağa döküldü. Hedef önce Amerikan Büyükelçiliği -resimde polis barikatı olan bina Amerikan Büyükelçiliği- sonra da İsrail Büyükelçiliği idi. Bazı insanlar Amerikan Büyükelçiliği'ne ayakkabı fırlattı dersek abartmış olmayız. 




Atina'daki her türlü eylem ve yürüyüş sırasında en çok hoşuma giden şey ise şehrin köpeklerinin bunu bir oyun zannederek insanların arasına büyük bir hevesle katılması, onların da destek vermesi, saflarda yürümesi :) 


Bu aralar bana dair...

Farkındayım, ara verdim...ama geçerli sebeplerim çoktu...Şimdi de devam etmek için geçerli sebeplerim çok...
Hayat buymuş anladım denemez pek daha ama anlıyorum denebilir...
Hayatta yaşadığımız her şey hayata dairmiş, hayatın kendisiymiş...o nedenle isyan yok, yola devam...
Atina güncesine de devam...Çünkü hala Atina'dayım ve de gerçekten 'beginner' düzeydeyim...
ve de kendimi, burayı, yaşadıklarımı sizlerle paylaşmadan edemiyorum :) 

Thursday, January 1, 2009

Being a Xmas Tree in Athens

It is a kind of habit in Athens that I know, every year, at the beginning of December, municipality starts to build a huge Christmas tree in the middle of Syntagma square. Additionally, they decorate around it with some huge present boxes, that I did not like this year, and small houses, in where they sell some candies, that they did not build this year on Syntagma square. Every year this huge Xmas tree witnesses all the Christmas spirit of Athenians. After taking some photos of soldiers who wear traditional costumes, include a special skirt with 500 creases which represents 500 years of Greeks under Ottoman rule, in front of the parliament, tourists start to take the picture of the tree. And, all locals come in front of it and pose to cameras. 

However, this year was not so happy for the faith of Xmas tree. Just after few days of its installation to the middle of the main square of Athens, tree faced with anarchists attacks and was blasted totally! Athenians who were watching the fire, were sure that it was the brightest Xmas tree of the world! At the end of the all events, while Athenians were thinking that all decoration and celebration events would be cancelled for this year, they met with the new Xmas tree one day, again in the same place with the previous one but with older ornaments on it...Probably, municipality would not want to spend another extra money for the new decoration which would be again under the risk of another attack. 
However, hopefully new tree was more beautiful than the previous one, even though it has a meaningless purple colored star at the top, and it was safe until the first days of 2009. I am so glad that this tradition did not stop this year and I had many pictures with Athenian Xmas tree :)
Καλή Χρονιά Αθήνα μου...Happy New Year my Athens...(even though I cheat on you with Istanbul, who even does not have a Xmas tree!)