
GÜZ SANCISI - ΠΛΗΓΕΣ ΤΟΥ ΦΘΙΝΟΠΩΡΟΥ
Geçtiğimiz hafta açıkçası benim ve de sosyal hayatım için çok yoğun bir hafta oldu. Arka arkaya üç tane Türkiye ve Yunanistan'la ilgili etkinliğe katılmak benim için heyecan vericiydi. İlk etkinliğimiz "Güz Sancısı" filminin Yunanistan'daki gösterimine üç Yunanlı arkadaşım - ki biri Ayvalık kökenli - ve bir Kıbrıslı Türk arkadaşım ile katılmamızdı. Geç de olsa hiç bir şey için geç değildir diyerek Türkiye'de 6-7 Eylül 1955 Olayları'nın tartışılmaya başlanması ve hatta bunun üzerine filmler yapılıyor olması çok anlamlı bir gelişme. Tarihimizle ve de gerçeklerimizle artık 21.yüzyıl Türkiyesi'nde yüzleşmemiz gerek. Tabi ki de aslında bunu tüm ulusların ve de devletlerin yapabilmesi gerek. Bu noktada Yunanistan'ın bizden daha geride kaldığı, özellikle Güz Sancısı'nın gösterimiyle, Yunanlı aydın ve de entellektüeller tarafından da çok tartışılıyor. Mesela Selanik şehrinden sürülen Slav, Yahudi, Müslüman çeşitli topluluklar hakkında hala açık ve net konuşulmaması, konuşabilen aydın ve akademisyenlerin vatan haini ilan edilmesi ya da Batı Trakya Türkleri'nin senelerce dışlanması gibi konuların yok sayılması Yunanistan'ın bu konudaki eksikliğini gösteriyor. Daha bir ay önce benim okuduğum bölümün profesörlerinden biri olan Alexis Heraclides'in bir televizyon programında "1922'de Yunan askerlerinin Anadolu topraklarında Ankara'ya doğru ilerlerken öldürdüğü her Türk de soykırımdır" demesi kendisinin ülke içindeki solucan ilan edilmesine sebep oldu.
Politik meselelerden filmin kendisine geçersek, ben Tomris Giritlioğlu ne yapsa beğeniyor, takdir ediyor, ilgiyle izliyor olduğum için yine tabi ki de çok beğendim. Filim kadrosu, çekimi, o eski mekan ve kostümler zaten benim nostalji sevgimi daha da bir coşturmaya yetiyor. Filmin Yunanca ismi "ΠΛΗΓΕΣ ΤΟΥ ΦΘΙΝΟΠΩΡΟΥ" (Pliges tu Fthinoporu) yani "Güz Yarası" anlamında. Yalnız filmi bir salon dolusu genç-yaşlı, kadın-erkek Yunanlı ile izlemek, sonunda onlarla birlikte isyan ve acı ile ağlamak sanırım unutamayacağım bir film olmasına çok büyük etki yaptı. Düşünebiliyor musunuz, bizim senelerce hiç konuşmadığımız, niye, neden oldu diye sorgulamadığımız, sorumlularını bulup da cezalandıramadığımız bir trajediyi, bu insanların bir kısmı canlı tanık olarak yaşamış, bir kısmı hergün dinleyerek büyümüş, ve ben onların arasında hiç ama hiç sorumlu olmadığım bir olaydan utanarak, acı çekrek, neden diye isyan ederek, ve hatta her birinden birer birer özür dilemeyi, bizim de aynı acıları patlaştığımızı belirtmeyi isteyerek izledim filmin her sahnesini...özellikle son sahne kesinlikle çok etkileyiciydi...Ela kale mou...demek istiyorum...Diğer etkinlikleri de yazacağım arka arkaya...
No comments:
Post a Comment